Kimyasal gübre verimi arttırmıyor, toprağı öldürüyor. Yurt genelinde giderek artan organik tarım veya iyi tarım uygulamaları büyük önem kazandı. Bu değişim elbette ki bir anda ortaya çıkmadı. Özellikle üreticiler açısından kritik öneme sahip bu uygulamaların nedeni kimyasal gübre, ilaçlama ve pestisitlerin tüketici sağlığında kayda değer risk yaratması ve ilerleyen teknoloji bu etkilerin daha görünür olmasıdır. Tarım uygulamalarında kimyasal kullanımı ilk olarak insan sağlığı açısından ele alınıp değerlendirilse de kimyasal kullanımın ekosisteme verdiği zararı göz ardı edemeyiz.
Nitrözoksit, karbondioksite oranla 300 kat daha zararlı
Kimyasal gübre verimi arttırmıyor, toprağı öldürüyor
Üzerinde bitkisel üretim yapılan tarım topraklarının kimyasal gübre ile zehirlenmesi ve verimsizleştirilmesi insan kadar çevresel yapıya da zararlıdır. Toprağa işleyen bu zehirler; toprakta tuzluluğu artırıyor. Ağır metallerin birikmesine neden oluyor. Suyun içinde ötrofikasyon (plankton ve alg varlığının aşırı şekilde çoğalmasına) neden oluyor. Ayrıca kimyasal gübrenin içeriğinde bulunan maddelere göre; atmosfere seragazı salımı gündeme geliyor. Saydığımız bu nedenlerin içinde en önemlisi de nitrözoksittir (kokusuz, zehirli gaz) çünkü karbondioksite oranla 300 kat daha zararlıdır.

Türkiye’de topraklarımız ve suyumuz risk altında
Seragazı emisyonlarının yüzde 12’sini oluşturan tarım faaliyetleri, aynı zamanda iklim değişikliğine de neden oluyor. İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından en duyarlı bölge olarak Akdeniz Havzası açıklandı. Doğusunda bulunan Türkiye’de tarım sektörü ve diğer sektörlerin de bu tablodan olumsuz etkileneceğini kanıtlıyor. Yapılan çalışmalar sonucunda; yurt genelinde tarım faaliyetlerinin yağış rejimi değişikliklerinden, kuraklıktan, sıcaklık artışından ve özellikle yazın görülen orman yankgınlarından orta şiddette etkileneceğini ortaya koyuyor.
Yine araştırmalar sonucunda anlıyoruz ki, su potansiyelimiz 2041-2070 ve 2071-2099 yıllarında 2006 yılı su potansiyeline göre Akdeniz, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde gündelik hayatı etkileyecek düzeyde azalacak. Bu durum da Türkiye kıyılarında meyve, Doğu bölgelerinde yoğun olarak yapılan tahıl üretimini kayda değer oranda risk altına sokacak.
İki yanlış bir doğru yapmıyor
Artan kentleşme, tarım alanlarının yapılaşmaya açılması, yeşilin yok edilmesi buna ilave iklim değişikliği kimyasal gübre kullanımı gibi yanlış tarım politikalarında doğan uygulamalar toprağa ve tarım arazilerine zarar veriyor. Türkiye nin ekonomik etkinlikleri içinde ikinci sırada yer alan ve ekonomisinde belirleyici olan tarım sektörü ise kan kaybetmeye devam ediyor. Buna göre 2001 yılında toplam tarım alanı 26.3 milyon hektar olan Türkiye’de 2015 yılına gelindiğinde ise bu rakam 23.9 milyon hektara kadar geriledi.
Organik solucan gübresi kullanmak kurtuluş için önemli bir alternatif gibi görünüyor. Solucanlar kış uykusu sırasında da üretirler.
Leave a Reply